Bilge kişi: Faydalı ve işinize yarar bilgilerden oluşan güncel paylaşımlar yapan bilgi portalı. Bilge kişi kimdir?, Bilge kime denir?

Hastalığın geçmesi için okunacak dua

Rabbim sevdiği kullarını hastalıkla sınarmış. Peki biz bu durumlarda Rabbimizden şifa için nasıl dua etmeliyiz?Hastalığın geçmesi için hangi dua okunur? Yoğun bakımdaki hastaya okunacak dua? Hasta için okunacak sure hangisi? gibi sorularınıza da hemen cevap verelim. Hastalara okunacak dualar ve hastaya dua etmek ile alakalı ayetler.
Peygamberimizin okuduğu hastalara şifa duaları ve hastaya dua etmek hakkında hadis-i şerifler.

HASTAYA OKUNACAK DUALAR

“Besmele Hastaya İyi Gelir” Hadisi
Âişe radıyallahu anhâ’dan rivayet edildiğine göre, bir kimsenin herhangi bir yeri ağrıdığında yahut yara bere olduğunda Hz. Peygamber parmağıyla şöyle yapar – râvi Süfyân İbni Uyeyne, şehâdet parmağını yere değdirip kaldırarak Hz. Peygamber’in nasıl yaptığını gösterdi- ve:

– “Bismillah, bu birimizin tükrüğüyle karışmış bizim yurdumuzun toprağıdır, Rabbımız’ın izniyle hastalarımıza iyi gelir” buyururdu. (Buhârî, Tıb 38; Müslim, Selâm 54. Ayr. bk. Ebû Dâvûd,Tıb 19; İbni Mâce, Tıb 36)

Hadisi Nasıl Anlamalıyız?
Burada Resûl-i Ekrem Efendimiz’in bir hareketini ve sözlü bir duasını göze çarpıyor. Hareketi, şehâdet parmağını tükrüğüyle ıslatıp toprağa değdirmesi sonra o parmağı ile hastayı yahut yara-bere olan yerini sıvazlamasıdır. Onun bu harektini, hadisin râvisi Süfyân İbni Uyeyne kendisi yaparak göstermiştir.

Efendimiz’in bu hareketi yaparken belirttiği “Allahın ismiyle, bu birimizin tükrüğüyle karışmış yurdumuzun, yerimizin toprağıdır. Rabbimizin izniyle hastamıza iyi gelir, şifa olur” sözleri, şifâyı yalnızca Allah Teâlâ’nın vereceğini zihinlere iyice yerleştirici niteliktedir. Bunun yanı sıra Hz. Peygamber’in tükrüğünün Medine toprağıyla karışmasından değişik bir macun oluştuğu da anlaşılmaktadır.

“Arzımızın toprağı” ifadesi, evvellikle Medine toprağını hatıra getirmekle birlikte, yeryüzünün herhangi bir yerinin toprağı manasına da gelir. Bu, bir anlamda, insanın mayasının topraktan yoğrulmuş olduğuna işarettir.

Burada yapılan, o günün anlayışına uygun fiilî bir teşebbüs ile beraber Allah’tan şifa dilemekten ibarettir. Böylece Peygamber Efendimiz, hem tıbbî tedâvinin gereğini, hem de şifayı yalnızca Allah’tan bilme ve bekleme inancını telkin etmiş olmaktadır.

Hadisten Öğrendiklerimiz
1. Peygamber Efendimiz çevresindeki kişilerın dertleriyle ilgilenir, hastalıklarını tedavi etmeye çalışırdı.

2. İnsan tedâvi olmaya çalışmakla birlikte şifayı yalnızca Allah’tan beklemelidir.

3. Hastayı ziyarete gidenin ona şifa dilemesi ve dua etmesi uygun olur.

Hastaya Şifa Duası

Âişe radıyallahu anhâ’dan rivayet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem, aile fertlerinden biri hastalanınca, sağ eliyle hastayı sıvazlar ve şöyle dua buyururdu:

“Bütün kişilerin Rabbi olan Allahım! Bunun ıstırabını giderip, şifa ver. Şifayı veren lakin sensin. Senin şifandan başka şifa yoktur. Buna, hiçbir hastalık izi bırakmayacak biçimde şifa ihsan et!” (Buhârî, Merdâ 20,38,40; Müslim, Selâm 46-49. Bunun yanı sıra bk. Ebû Dâvûd, Tıb 18,19; Tirmizî, Daavât 111; İbni Mâce, Cenâiz 64, Tıb 36,39)

Enes radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, (talebesi) Sâbit’e -Allah ona rahmet etsin-

– Sana, Hz. Peygamber’in hastaya okuduğu duayı okuyayım mı? diye sordu. Sâbit de:

– Oku!. dedi. Bunun üzerine Enes şu duayı okudu:

“Ey kişilerin, ıstırabları gideren Rabbi, Allahım! Senden başka şifa verecek yoktur. Buna, hiçbir iz bırakmayacak biçimde şifa ver; şifa veren lakin sensin.” (Buhârî, Tıb 38,40. Bunun yanı sıra bk. Ebû Dâvûd, Tıb 19)

Hadisi Nasıl Anlamalıyız?
Yukarıdaki üç hadisten ilkinde Hz. Peygamber’in, tükrüğüyle ıslattığı parmağını yere değdirdikten sonra, yara-bere olan yere devam ettiğinü, ikinci hadiste, sağ eliyle ağrıyan yeri sıvazladığını, son hadiste de doğrudan doğruya şifa dilediğini görmekteyiz. Böylece okuyarak tedavi etmeye “rukye” adı verilmektedir. Günümüzde buna telkinle tedâvi denmektedir.

Rukye, âyet yahut hadislerden alınan birtakım mübârek sözcüklerin söylenmesiyle yapılır. Özellikle yılan ve akrep sokmalarına karşı, bazan toprakla bazan topraksız olarak okunmak suretiyle rukye yapıldığı bilinmektedir. Bugün de bazı ailelerin bu hususta kesin netice alıcı usüller uyguladıkları, halkımızın yılan ve akrep sokmalarına karşı “şerbetli” tabir ettiği okunmuş kimselerin yer aldığı bir gerçektir.

Aslını söylemek gerekirse okuyarak tedavi, diğer ismiyle telkinle tedavi kişilerın eskiden beri uyguladıkları bir metodtur. Hz.Peygamber ilk etaptarukye yapmayı yasaklamıştır. Çünkü Câhiliye döneminde rukye yapanların sözleri arasında İslâm’ın getirdiği tevhid inancına ters düşen ifadeler, şirk unsurları yer alıyordu. Böyle bir yanlışlığı önlemek için rukye yasaklanmıştı. Sevgili Peygamberimiz’in, bu hadislerde görüldüğü gibi gerek kendisinin dua ettiği, gerekse farklı zamanlarda rukye yapanları dinledikten sonra, tevhid inancına aykırı bir şey bulunmayan rukyelere müsaade ettiği bilinmektedir.

Hastaya okumanın câiz olduğu, Cebrail aleyhisselâm’ın bizzat Hz. Peygamber’e okuduğu rivayet edilmektedir. Lakin bir başka hadiste, “rukye yapmayan ve yaptırmayanlar”ın cennete sorgusuz sualsiz girecekleri bildirilmektedir. (Buhârî, Rikak 50, Tıb 17,43, Libâs 18; Müslim, Îmân 367,369, 371, 374; Tirmizî, Kıyâme 16) Burada bir çelişki var gibi görünüyorsa da aslını söylemek gerekirse böyle bir şey yoktur. Çünkü rukye yapmayan ve yaptırmayanların methedilmesi ve cennete sorgusuz sualsiz gireceklerinin müjdelenmesi, Câhiliye döneminde yapılan ve yaptırılan rukyelerle alakalıdir. Çünkü o rukyelerde küfrü çağrıştıran birtakım sözler vardı ve o rukyeler bundan dolayı yasaklandı. Hz. Peygamber’in yaptığı ve yaptırdığı rukye ise, bazı âyetlerin ve tevhidi ifade eden bazı sözcüklerin yani ezkârın okunmasından ibarettir. Bir kere daha tekrar edelim ki, âyetlerle yahut Allah’ın zikredildiği hadîslerle yapılan bütün rukyeler câizdir.

Ayrıca Bakınız.  24 Saatte Eşi Eve Döndüren Dua

Açıklamakta olduğumuz iki hadisin ikisinde de Peygamber Efendimiz’in birbirine çok yakın ifadelerle hastalara şifa dilediğini göze çarpıyor.

Hz. Peygamber’in, “Hiçbir hastalık izi bırakmayacak biçimde şifa ver!” diye temennide bulunması dikkat çekicidir. Bu, hastaya tam şifa dilemek, yani bir hastalıktan kurtulup bir başka hastalığa yakalanmamasını temenni etmektir.

Hadisten Öğrendiklerimiz
1. Hastaya Kur’an âyetleriyle bilinen bazı zikirleri okumak demek olan rukye câizdir. Bazı zaman sünnettir.

2. Hastaya okurken eliyle ağrıyan yerini sıvazlamak câizdir.

3. Şifâyı verecek olan Allah’tır. O’na bu hususta mutlak inanmak ve Allah’tan başka hiçbir gücün şifa vermede etkili olamayacağını bilmek gerekir. Allah dilemedikten sonra, dünyanın en uzman doktorları bir araya gelip en son tekniklerle çare arasalar yine de ellerinden bir şey gelmez.

“Rabbim, Sa’d’ı İyileştir” Hadisi

Sa’d İbni Ebû Vakkâs radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre şöyle dedi:

Hastalığımda Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem beni ziyarete geldi ve üç defa:

“Rabbim, Sa’d’ı iyileştir” diye dua buyurdu. (Müslim, Vasâyâ 8. Bunun yanı sıra bk. Buhârî, Merdâ 13, 30)

Hadisi Nasıl Anlamalıyız?
Peygamber Efendimiz’in, Sa’d hakkında üç defa “Allahım Sa’d’ı iyileştir” diye dua etmesi, onun bu duasındaki samimiyetini ve konuya verdiği özeni gösterir. Çünkü Efendimiz’in, önem verdiği konularda sözlerini üç defa tekrar ettiği bilinmektedir. Dua ederken biraz ısrarcı davranmak gerektiği anlaşılmaktadır. Efendimiz’in duasından sonra Sa’d bu hastalığından şifa bulmuştur.

Burada bunun yanı sıra Peygamber Efendimiz’in duasının çok yalın olduğu da dikkati çekmektedir. Yalın ve samimi bir cümlelik dua yeterli gelmektedir.. Efendimiz’in bütün dua ve temennileri çok özlü ve kısadır. Özellikle hasta ziyareti gibi nazik durumlarda onun bu sünnetinin örnek alınması kuşkusuz pek güzel olur.

Hadisten Öğrendiklerimiz
1. Peygamber Efendimiz, hasta ziyaretine giderdi.

2. Hasta ziyaretine giden kimsenin hasta için yalın ve özlü dua yapması, şifa dilemesi sünnettir.

3. Duayı üç defa tekrarlamak câizdir.

Ağrıyan Yere Okunacak Dua

Ebû Abdullah Osman İbni Ebül-Âs radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, (Müslüman olduğundan beri) vücüdunda hissettiği bir ağrıdan dolayı Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e şikâyette bulundu. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem de ona şunu tavsiye etti:

– “Vücudunun ağrıyan yerine elini koy ve üç kere “bismillah” de, yedi kere de ‘bendeki bu hastalığın şerrinden ve ileride yenileyip elem ve hüzün vermesinden Allah’ın izzet ve kudretine sığınırım’ de!” (Müslim, Selâm 67. Bunun yanı sıra bk. Ebû Dâvûd, Tıb 19; Tirmizî, Tıb 29, Daavât 125; İbni Mâce, Tıb 36)

Hadisi Nasıl Anlamalıyız?
Hadîs-i şerîf, gerek hasta ziyaretine gidildiği zaman gerekse herhangi bir kimsenin gelip hastalığından dert yandığı zaman ona yapılacak duanın bir başka misalini vermektedir. Bunun yanı sıra hastanın, kendi kendine okuyarak elini ağrıyan yerin üstüne koyması gibi bir de biçim tarif etmektedir.

Burada yer almamakla beraber hadisin Ebû Dâvûd ve İbni Mâce’deki rivayetinin sonunda râvi Osman İbni Ebü’l-Âs’ın, “Resûlullah’ın öğrettiği gibi yaptım, Allah hastalığımı iyi etti” dediğini görmekteyiz. Bunun yanı sıra Sahîh-i Müslim’de, onun bu hastalığı müslüman olduğundan beri hissettiği de kaydedilmektedir.

Sevgili Peygamberimiz’in, bir evvelki hadiste bizzat yaptığı dua ile burada tavsiye ettiği duanın olumlu yanıt verdiğini görmekteyiz. O halde, şüphe ve tereddüde düşmeden, samimiyetle, “Peygamberimin tavsiyesidir” diye böyle bir dua yapacak olan kimsenin de şifa bulacağı açıktır. Nitekim Tirmizî’nin ve Ebû Dâvûd’un rivayetinde Osmân İbni Ebü’l-Âs’ın “Ben o günden beri böyle yapılmasını çoluk çocuğuma ve bir başkasına tavsiye ediyorum” dediği görülmektedir.

Hasta ziyaretlerinde, Hz. Peygamber’in bu kısımda okuyacağımız tavsiyelerinden herhangi birini hatırlatmak, hastalar için büyük bir mânevî destek olacaktır. Bunun kuru bir teselli olduğu sanılmamalıdır.

Hadisten Öğrendiklerimiz
1. Hz. Peygamber, kendisine arzedilen şikâyet ve isteklerle samimi olarak ilgilenirdi.

2. Resûl-i Ekrem Efendimiz, hastalara şifa vermesi için hem kendisi Allah’a dua eder hem de nasıl dua edilmesi gerektiği hakkında tavsiyelerde bulunurdu.

3. Duasının bereketi umulan kimselere, derdini açmakta hiçbir sakınca yoktur.

Ayrıca Bakınız.  Müminun Suresi faziletleri nelerdir?

4. Dua, yegâne şifâ vericiye doğrudan başvurmak demektir.

Eceli Gelmemiş Hastaya 7 Kere Okunacak Dua

İbni Abbas radıyallahu anhumâ’dan rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“ Kim, hala eceli gelmemiş bir hastayı ziyaret eder de onun başucunda yedi kere; “büyük arşın sahibi yüce Allah’tan seni iyi etmesini dilerim” diye dua ederse, Allah o hastayı iyi eder.” (Ebû Dâvûd, Cenâiz 8; Tirmizî, Tıb 32)

Hadisi Nasıl Anlamalıyız?
Hasta ziyaretlerinde ziyaretçilerin yapabilecekleri dualardan birini daha bize öğretmekte olan hadîs-i şerifte ecel ve arş gibi iki önemli kavram göze çarpmaktadır. Bilindiği gibi ecel, herkes için, dünya çapında kalma zamanı demek olan hayatın sonu olduğunu ifade etmektedir. O da Allah Teâlâ tarafından ezelde takdir edilmiştir. Binaenaleyh ecel ne bir saniye öne alınır ne de bir saniye gecikir. Daima tam zamanında gelir ve o geldi mi artık ölümden kurtuluş yoktur. Tabiî âfetler yahut trafik kazaları gibi alışılmışın haricindeki olaylar nedeniyle gerçekleşen ölümler de ecelin öne alındığı yahut ecelin evvel geldiği şeklinde yorumlanamaz; hele hele “ecelinden evvel öldü” gibi laflar asla söylenemez. Çünkü Allah Teâlâ kime ne kadar ömür takdir ettiğini bilir ve onu ömrünün sonuna kadar yaşatmaya kâdirdir. Eceli gelmeden evvel kimse bu hayattan kopamaz.

Hadisimizde de bu gerçeğe işaret edilmek üzere “hala eceli gelmemiş bir hastayı” ifadesi bulunmaktadır. Yani ziyaretçinin yapacağı duanın, lakin eceli gelmemiş hastaların iyileşmesinde bir tesiri olabileceğine, eceli gelmişse hiçbir şeyin onun önüne geçemeyeceğine dikkat çekilmiş olmaktadır. Diğer bir ifadeyle dua, lakin ecel haricindeki rahatsızlıkların giderilmesine vesile olabilmektedir.

Hadiste duanın yedi kez tekrarı, Ali el-Kârî’nin belirttiği gibi, insan yapısındaki önemli yedi organa karşılık olabilir.

Arş kelimesi, müteşâbihat dediğimiz, gerçek mahiyeti bilinemeyen kavramlardan biridir. Onu, Allah Teâlâ’nın mutlak hüküm koyma ve yürütme gücünün bir anlatımı olarak değerlendirmek mümkündür. Böyle olunca da hadisimizdeki duanın anlamı, “Her şeyi kuşatan mutlak gücün sahibi yüce Allah’ın seni iyi etmesini dilerim” demek olur. “Yüce arşın sahibi Allah’tır.” (Neml sûresi, 26) Allah’ın mutlak iradesine ve yüce kudretine havale edilen dilek ve temenniler, genel olarak gerçekleşir. Onun bir istisnası “ecelin gelmiş olması”dır. O noktada artık hiçbir şeyin tesiri olamaz.

Hadisten Öğrendiklerimiz
1. Eceli gelmeyen hastalar için her türlü hastalıktan kurtulma imkân ve ümidi mevcuttur.

2. Allah için bir hastayı ziyaret edip ona Hz. Peygamber’in öğrettiği dualardan biri ile dua etmek şifa bulmasına vesiledir.

3. Eceli gelen kimse, hiçbir biçim ve sebeple ölümden kurtulamaz.

“Hastalıklar Günahlara Kefarettir” Hadisi

İbni Abbâs radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem, hasta bir bedevîyi ziyaret etti. Her hastayı ziyaret ettiğinde yaptığı gibi ona da, “Geçmiş olsun, hastalığın günahlarına keffâret olur inşallah” buyurdu. (Buhârî, Tevhîd 31, Menâkıb 25, Merdâ 10, 14)

Hadisi Nasıl Anlamalıyız?
Hz. Peygamber’in, köylü-şehirli, zengin-fakir ayırımı yapmaksızın hemen her hastayı ziyarete gittiğinin bir misalini bu hadiste görmekteyiz. Bazı zaman her ziyaret ettiği hastaya da söylemeyi alışkanlık haline getirdiği bir teselli ve dua cümlesini öğrenmekteyiz. Ne ziyaret hakkında ne de hastalara belirttiği sözler hakkında Hz. Peygamber’in ayırım yapmadığı anlaşılmaktadır. Bu sebeple biz müslümanların da aynı biçimde davranmamız uygun olacaktır. Bedevî (A‘râbî), bâdiyede yani çölde yaşayan adam demektir. Çöl bedevîsi de denilen bu kişiler, doğalarının sertliği ve davranışlarının kabalığı ile bilinirler. Burada hadisin, yalnızca hastaya yapılacak dua ile alakalı kısmı zikredilmiş, devamı nakledilmemiştir. Kütüb-i sitte içinde yalnızca Buhârî’nin Sahih’inde yer alan hadis, değişik konularla ilgisi bu sebeple Buhârî tarafından dört yerde tekrar edilmiştir.

Hz. Peygamber’in dua ve temennisine katılıp ondan yararlanmayı düşünmeyen, daha açıkçası, onun duasını basit bir kimsenin duası gibi gören birinin hiçbir zaman doğru hareket etmiş olmayacağının bilinmesi için biz olayın -burada yer almayan- devamını nakledeceğiz:

Humma hastalığından yatmakta olan bedevî, Hz Peygamber’in “geçmiş olsun” şeklindeki duasına:

– Günahlardan temizleyici mi olur, dedin? Hayır aksine bu hastalık, yaşlı bir insanı (bedenimi) yakıp kavuruyor ve kabristana sürüklüyor, diye cevap verdi. Onun bu uygunsuz yanıtı üzerine Hz. Peygamber de:

–“Peki, öyle olsun” buyurdu. Başka kaynaklarda Hz. Peygamber’in, “Allah’ın hükmü yerini bulur” buyurduğu kaydedilmektedir. Hadisin bazı rivayetlerinden bilgisine ulaşıldığine göre, bedevî o gece ölmüştür (İbni Hacer, Fethu’l-bârî, X, 124).

Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem’den bize intikal etmiş dua, bilgi ve belgeler karşısında -hasta A‘rabî gibi- uygunsuz birtakım görüşler ileri sürerek, sünnete itiraz etmemelidir. Aksi halde zarar eden bizler oluruz.

Hadisten Öğrendiklerimiz
1. Hz. Peygamber ayırım yapmaksızın hastaları ziyarete gider ve onlara dua ederdi.

Ayrıca Bakınız.  24 Saatte Kesin Geri Getirme Büyüleri 2021 - 2022

2. Katı, kaba bir bedevî de olsa, toplum fertlerini ziyarete gitmek, yöneticiler için; câhilleri ziyaret etmek de âlimler için bir noksanlık değildir.

3. Hastalar, kendilerine yapılan öğüt ve duaları kabul etmeli ve dua edenlere güzel cevaplar vermelidir.

Cebrail’in (a.s.) Peygamberimize Okuduğu Şifa Duası
Ebû Saîd el-Hudrî radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Cebrâil aleyhisselâm, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’e gelerek:

– Ey Muhammed, hasta mısın? diye sordu. Hz. Peygamber de:

– Evet, dedi. Cebrâil aleyhisselâm:

– Allah’ın ismiyle seni rahatsız eden her şeyden sana okurum. Her nefsin yahut hasetçi her gözün şerrinden Allah sana şifâ versin. Allah’ın ismiyle sana okurum” diye dua etti. (Müslim, Selâm 40)

Hadisi Nasıl Anlamalıyız?
Hastalık ve sıkıntılar kişiler içindir. Resûl-i Ekrem Efendimiz de herşeyden evvel bir insandır. Binaenaleyh onun da diğer kişiler gibi farklı zamanlarda hastalanması pek tabiîdir. Bazı zaman ona bazı kimselerin zarar vermesi de mümkündür. Bu durum hiç bir zaman “Allah seni kişilerın vereceği zarardan korur” (Mâide sûresi, 67) âyetindeki ilâhî garantiye ters düşmez. Bu teminat, can tehlikesine karşıdır. Onlar sana hiçbir biçimde zarar veremezler demek değildir. Yine bilinen bir gerçektir ki, en şiddetli sıkıntıları peygamberler çekmişlerdir.

Rukye, yukarıda da geçtiği gibi, halkımızın tabiriyle, hastaya okumak demektir. Burada bizzat Cebrâil aleyhisselâm’ın Hz. Peygamber’e rukye yaptığını yani okuduğunu görmekteyiz. Mânası bilinen sözcüklerle ve şirk unsuru taşımayan sözcüklerle, bilhassa âyet-i kerîmelerle rukye yapmak câizdir. Yasaklanmış olan rukye, Câhiliye dönemindeki gibi, birtakım tılsımlı ve bozuk mânalı sözcüklerle yapılan rukyelerdir.

Hz. Cebrâil’in, Peygamber Efendimiz’e ismiyle “Ya Muhammed” diye hitap etmesi, “Peygamberi biribirinizi çağırdığınız gibi çağırmayın” [Nûr sûresi (24), 63] yasağının kişiler ve cinlere yönelik olduğunu gösterir.

“Hasetçi her göz” ifadesi, nazar değmesinin gerçek olduğunu gösterir. Nazardan ve zarar vermesi muhtemel herşeyin şerrinden Allah’a sığınmak gerekir. Zira hayrı da şerri de yaratan O’dur. O’nun iradesinin ve kudretinin üstünde asla bir güç yoktur. O halde böylesi bir güce sığınıp dayanmak, kötülüklerden emin olmanın en sağlam yoludur. Cebrail aleyhisselam’ın iki kez “Allahın ismiyle sana okurum” demesi de, bu tür hallerde Allah’a sığınmanın ve yalnızca ondan yardım beklemenin, olan herşeyin O’nun dilemesiyle olacağına inanmanın pekiştirilmesi olduğunu ifade etmektedir.

Hadisten Öğrendiklerimiz
1. Hasta ziyareti sırasında ve sorulması halinde şikâyet etmeksizin hasta olduğunu söylemek câizdir.

2. Hastaya bazı âyet, zikir ve dua cümleleriyle, Allah’ın güzel isim ve sıfatlarıyla okuyup şifa dilemek câizdir.

3. Nazar (göz değmesi) haktır.

4. Her çeşit kötülükten ve şerden Allah’a sığınmak gerekir. Bunun en uygun yolu da muavvizeteyn denilen Felak ve Nâs sûrelerini okuyarak Allah’a sığınmaktır.

Hastalıkta Okunduğunda Cehennem Ateşinden Koruyan Dua

Ebû Said el-Hudrî ve Ebû Hüreyre radıyallahu anh’dan rivayet edildiğine göre, bunlar Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğuna şahit oldular:

-“Kim, Allah’tan başka ilah yoktur ve Allah büyüktür” derse; Allah onu doğrulayarak:

-“Benden başka ilah yoktur, ben büyüğüm” buyurur. Kul:

-“Allah’tan başka ilah yoktur, O tektir, ortağı yoktur” dediğinde, Allah Teâlâ, (o kulunu tasdik ederek)

-“Benden başka ilah yoktur, ben tekim, eşim-ortağım yoktur” buyurur. Kul:

-“Allah’tan başka ilah yoktur. Mülk de O’nun, hamd de O’nundur” dediğinde Allah Teâlâ:

-“Benden başka ilah yoktur, hamd de benimdir, mülk de benimdir” buyurur. Kul:

-“Allah’tan başka ilah yoktur, güç kudret yalnız Allah’ındır” dediği zaman Allah Teâlâ;

-“Benden başka ilah yoktur, kuvvet ve kudret lakin benimdir, benimledir” buyurur.

Bu açıklamalardan sonra Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem sözüne devam ederek; “Bu duaları bir kimse hastalığında söyler de sonra ölürse, cehennem ateşi ona dokunmaz” buyurdu. (Tirmizî, Daavât 36)

Hastalığın geçmesi için okunacak dua

Hastaya okunacak dua konusunun sonunda, hastanın kendisinin okuyacağı duanın bir misal verilecek olursai bu hadiste bulmaktayız. Allah’ın birliğine ve mutlak kudretine olan inancını dile getiren kulun, Allah Teâlâ tarafından doğrulandığını bildiren Peygamber Efendimiz, bu kabil sözlerin hastalık halinde söylenmesinin bir çeşit dua ve sığınma olduğunu ve bunları belirttikten sonra ölen kimsenin, Allah Teâlâ’nın himayesiyle cehennem ateşine girmeyeceğini müjdelemektedir. Bu, herhalde her insan için özellikle de ölümcül hastalar için fevkalâde büyük bir teselli ve müjdedir.

Müellif Nevevî, bu hadisi bu büyük müjde nedeniyle burada zikretmiş, böylece bu sözleri söyleyecek olan hastalara cehennemden kurtuluş yolunu göstermek istemiştir.

Hadisten Öğrendiklerimiz
1. İslâm’ın getirdiği tevhid ilkesinin ifadesi olan sözleri söyleyen kimseyi, Allah Teâlâ doğrular.

2. Tevhid inancını dile getiren sözleri söyleyerek ölen kimse cehenneme girmez.

3. Hastalar, kendilerine tevhidi ifade eden dualar etmelidirler.

Hastalığın geçmesi için okunacak dua

şifa için kur’an’dan okunacak sureler

Kanserli hasta için okunacak dua

Yoğun bakımdaki hastaya okunacak dua

Hasta için okunacak sure

Bilincin açılması için dua

Ölüm hariç her hastalığa şifa dua

Akciğer hastalığına okunacak dua



Cevap bırakın