İnsanın Kanın Donduran Tarihte Yapılmış En Korkunç 7 Deney
İnsanın Kanın Donduran Tarihte Yapılmış En Korkunç 7 Deney
İnsanlık tarihi ne yazık ki hep güzelliklerle dolu değil. Yüzlerce savaşa sahne olan insanlık tarihinde aynı zamanda bir de kendilerince haklı! gerekçelerle yapılmış insanlık dışı deneyler yer alıyor. Bugün bilimin geldiği yeri değerlendirdiğimizde bu gelişimde ne kadar katkıları olduğu bilinmese de yapılan bu korkunç deneyleri gördüğünüzde gözlerinize inanamayacak bunu bir insan nasıl yapabilir diyeceksiniz. Gelin şimdi neler olmuş hep birlikte bakalım.
Tarih şanlı zaferlerle ve unutulmayan başarılarla doludur. Ancak bu sadece tarihin bilinen ve öne çıkan yüzüdür. Geçmişte insanlık adına korkunç ve utanç verici şeyler yapılmıştır. Bu utanç verici ve kan donduran şeylerin en büyük örneği ise tarih boyunca yapılan korkunç deneylerdir. Bu nedenle sizlere tarihin ve bilimin okullarda anlatılmayan karanlık yüzünü göstermek istedik. İşte tarihteki korkunç deneyler.
1) Ölümcül ve Korkunç Deneyler Yapan Nazi Bilim Adamı Josef Mengele
Belki de tüm zamanlardaki en korkunç deneyler, Auschwitz’de bir SS doktoru olan Josef Mengele tarafından yapılan deneylerdi. Mengele, Aryanların ırksal üstünlüğüne dair teorilerini kanıtlamayı umarak ikizler üzerinde deneyler yaptı. Bu süreçte birçok kişi öldü. Ayrıca ABD Holokost Anı Müzesi’ne göre ölü olan hastalarının gözlerini de topladı. Naziler, bulaşıcı hastalıklara ve kimyasal savaşa yönelik tedavileri test etmek için mahkumları kullandı. Diğerleri, havacılık ile ilgili bilgi edinmek için dondurucu derecede soğuk ve düşük basınç odalarındaki deneylere zorlandı. Sayısız mahkum deneysel kısırlaştırma işlemlerine tabi tutuldu.
Holokost Müzesi tarafından derlenen tarihe göre, bir kadının göğüsleri iplerle bağlandı. Böylece SS doktorları bir bebeğinin aç kalabileceği süreyi görmüş oldular. Sonunda bebeğin daha fazla acı çekmesini önlemek için ölümcül dozda morfin enjekte ettiler. Bu zulümlerden sorumlu doktorların bazıları daha sonra savaş suçlusu olarak yargılandı. Ancak Mengele, Güney Amerika’ya kaçtı. 1979’da Brezilya’da bir felç sonucu öldü.
2) Canavar Çalışması
1939’da Iowa Üniversitesi’ndeki konuşma patologları, kekemeliğin bir çocuğun konuşma kaygısının neden olduğu öğrenilmiş bir davranış olduğunu kanıtlamak için korkunç deneyler yaptı. Ne yazık ki bunu yapmak için seçtikleri yol, öksüz çocuklara ileride kekeme olacaklarını söyleyerek, onların kekeme olmasına neden olmaktı. Araştırmacılar, öksüz çocuklarla bir araya gelip onlara kekemelik belirtileri gösterdiklerini ve doğru konuşacaklarından emin olamadıkları sürece konuşmamaları gerektiğini söylediler. Deney kekemeliğe neden olmadı.
Ancak eskiden normal olan çocukları endişeli, içine kapanık ve sessiz hale getirdi. New York Times’ın araştırmayla ilgili 2003 tarihli bir makalesine göre Iowa’nın gelecekteki patoloji öğrencileri çalışmaya “Canavar Çalışması” adını verdiler. Hayatta kalan üç çocuk sonunda üniversiteye dava açtı.
3) Burke ve Hare Cinayetleri
1830’lu yıllara kadar anatomistlerin, bir cesedin üzerinde yasal olarak diseksiyon yapmalarının tek yolu idam edilen katilleri kullanmaktı. O dönemde idam edilen katil sayısı pek fazla olmadığı için birçok anatomist, mezar soyguncularından beden satın almaya ya da soygunu kendileri yapmaya başladı. Pansiyon sahibi William Hare ve arkadaşı William Burke, bu girişimcilik faaliyetini değerlendirdi. Bu iki adam, 1828’de 10 ay içinde 16 kişiyi öldürdü. Daha sonra ölü bedenleri Robert Knox’a yaklaşık 10 sterlin karşılığında sattı. Robert Knox, ya kendisine getirilen cesetlerin yeni öldüğünü fark etmemişti ya da bunu umursamıyordu. Burke sonunda yakalandı ve suçlarından dolayı asıldı. Daha sonra bu olaylar İngiliz hükümetini diseksiyon üzerindeki kısıtlamaları gevşetmeye teşvik etti.
4) Köleler Üzerinde Yapılan En Korkunç Deneyler
Modern jinekolojinin babası J. Marion Sims, köle kadınlar üzerinde deneysel ameliyatlar yapıyordu. Sims bugüne kadar tartışmalı bir figür olmaya devam ediyor. Çünkü kadınlarda tedavi ettiği durum olan veziko-vajinal fistül korkunç acılara neden oldu. Vajina ve mesane arasında fistülü olan kadınlar, idrarını tutamıyorlardı ve genellikle toplum tarafından reddediliyorlardı. Sims ameliyatları anestezi olmadan gerçekleştirdi. Çünkü anestezi yakın zamanda keşfedilmişti. Ayrıca Sims, bu ameliyatların anestezi gerektirecek kadar acıtmadığını düşünüyordu.
5) TUSKEGEE Frengi Deneyi
Amerika Birleşik Devletleri’nin tıp etiğindeki en ünlü hata 40 yıl sürdü. 1932’de Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri’ne göre, ABD Halk Sağlığı Servisi, tedavi edilmemiş frengi (sifiliz) hastalığının sağlık üzerindeki etkileri hakkında bir araştırma başlattı. Ne yazık ki, durumdan habersiz olan katılımcılara frengi tedavisi yapılmamıştı. Halbuki katılımcılar buradaki tedavi ile iyileşeceklerine inanıyorlardı ama deneyler katılımcıların ölümüyle sonuçlandı. Araştırmaya katılan 400 hasta en ufak bir ilerleme gösteremeden öldü.
6) Çocuklara Yapılan Elektroşok Tedavisi
1960’larda, New York Creedmoor Hastanesi’nden Dr. Lauretta Bender, sosyal sorunları olan çocuklar için devrim niteliğinde bir tedavi olduğunu düşündüğü elektroşok terapisine başladı. Bender’in yöntemleri, hassas bir çocukla büyük bir grubun önünde röportaj ve analiz yapmayı ve ardından çocuğun kafasına hafif bir baskı uygulamayı içeriyordu. İddiaya göre, baskı altında hareket eden herhangi bir çocuk şizofreninin erken belirtilerini gösteriyordu. Yanlış anlaşılan bir çocukluğun kurbanı olan Bender’ın, bakımındaki çocuklara karşı sempati duymadığı söylenir. Bender, en küçüğü üç yaşında olan 100’den fazla çocuğa elektroşok tedavisi uyguladı.
7) Operation Midnight Climax Deneyi
1954 yılında başlatılan Operation Midnight Climax ile LSD’nin bireyler üzerindeki etkileri inceleniyordu. Bu deney için rıza göstermeyen kişiler, CIA bordrosundaki fahişeler tarafından güvenli evlere çekildi. Daha sonra onlara fark ettirmeden LSD ve diğer zihin değiştiren maddeler verildi. Ardından tek yönlü camın arkasından izlendiler. Sonraki aşamada onlara insanları öldürmelerini veya zarar vermelerini söyleyen bilinçaltı mesajları verildi. Böylece tepkileri kaydedildi. Bu deneylerin ve eylemlerin hepsi yasadışıydı. Ancak bu CIA’yı durdurmadı. Aksine onlar bu deneyleri genişlettiler. Bir süre sonra CIA ajanları, insanlara halka açık alanlarda dozlar vermeye başladılar. Bu deneylere 1963 ve 1966 yılları arasında son verildi.
Kaynaklar: Live Science, Caner Cem Martı
Deneyler hakkında daha fazla bilgi edinmek için https://tr.wikipedia.org/wiki/Deney adresini ziyaret edebilirsiniz.