Obsesif – kompülsif bozukluk (OKB), iki önemli özellikle karakterize edilen bir kaygılanım bozukluğudur. Bunlardan ilki, bireylerde bir türlü atamadıkları saplantılı düşüncelerin varlığıdır. İkincisi ise, kendilerini kontrol edemedikleri; tüp gazını kontrol etmek, kapıları kontrol etmek ve sürekli temizlik yapmak gibi zorlantılı davranışların varlığıdır.
Tanımı ve Belirtileri
Obsesyon, bireylerin sürekli tekrar ettikleri ve zihinlerinde oluşturdukları imajinasyona verilen addır. Kompülsiyon durmunda ise, bireyler sürekli bir biçimde aynı davranışları sergileyip dururlar. Gerek obsesyonlar gerekse kompülsiyonlar, bireylerin oldukça fazla zamanlarını almaktadır. Misal verilecek olursa, Aslını söylemek gerekirse temiz olduğunu bildiği herhangi bir şeye dokunan kişiin elinin kirlendiği düşüncesi (saplantı) ve bu yüzden birçok kez elini yıkaması (zorlantı) ya da Amerika Birleşik Devletleriest alırken aklına gelen küfürlerden ötürü (saplantı) içinden belirli bir duayı tekrar tekrar okuması (zorlantı) verilebilir Bu bireylerin tipik düşüncelerine misal olarak; camide soyunmak ve sevilen birisini öldürmek gibi düşünceler verilebilir
Zaman zaman hepimiz tekrarlanan düşüncelere (“musluğu açık mı bıraktım?”) kapılır ya da ritüel bazı davranışlarda (uğurlu kalemle sınava girmek) bulunuruz. Lakin obsesif-kompulsif bozukluğu olan kişiler bu türden düşünce ve eylemlere o kadar çok vakit ayırırlar ki, gündelik yaşamları etkilenir. Musluğun kapalı olduğunu kontrol edip sokağa çıksa bile tekrar tekrar eve geri dönüp kontrol eden kişi, en son noktada muslukların açık kalma olasılığından ötürü sokağa çıkamaz, işine ya da okuluna gidemez hâle gelir. Bu bireyler aklından geçenlerin mantık dışı olduğunu bilirler ve utanç hissederler, Lakin bu düşünceleri ihmal edemedikleri için obsesyonlarının ve zorunlu eylemlerinin kontrolü altında bir hayat geçirirler:
Sebepleri: Obsesif–kompülsif bozukluğun en mühim sebeplerinden biri bireylerin mükemmeliyetçi bir yapıya sahip olmalarıdır. Özellikle obsesif kompulsif kişilik yapısına sahip bireyler kendilerine yönelik olarak yüksek herkes tarafından bilinenlar ortaya koyup bu herkes tarafından bilinenlara ulaşamadıkları için kendilerini suçladıkları görülmektedir. aynı zamanda bu bireylerin ebeveynlerinde de mükemmeliyetçi bir yapı gözlenebilir ve bu durumda kişide ciddi bir performans kaygısı oluşabilir.mükemmeliyetçi yapıları gözlemlenen bu bireylerin belirsizlik kaygısı’na da katlanamadıkları, belirsizlik durumlarında yoğun stres altında oldukları gözlenmektedir.
Suçluluk ve kaygı duygusundan uzaklaşmak için bu bireyler, sürekli kendi davranışlarını kontrol etmeyi tercih etmektedirler.(kendini cezalandırma) Genetik etkenlerin de bu bozuklukta tesirli olduğuna dair araştırma sonuçları bulunmaktadır.
Nasıl tedavi edilir: OKB’de farmakolojik tedavi ile psikoterapi gibi tedavi seçenekleri bulunmaktadır. Farmakolojik tedavide, bireylere kaygı giderici ilaçlar verilmektedir. bunun yanısıra, serotonin miktarını artıran ilaçlar da tedavi sürecinde kullanılmaktadır. Psikoterapilerde ise, bireylerin kaygılanmalarına neden olan işlevsel olmayan duyguları, düşünceleri ve davranışları işlevsel olanlarla değiştirilmektedir. Özellikle, obsesyona ya da kompülsif davranışlara neden olan olaylara ve durumlara, kişii maruz bırakmak mühim bir tedavi seçeneği olarak kullanılmaktadır.Psikodinamik yaklaşımların OKB’ye eşlik eden kişilik bozuklarının nasıl tedavi edileceğinde kullanılması tesirli bir yaklaşım olup,bireylerin takıntıya yol açan etmenleri ve tramvaları stabile edilmeden yapılan müdahaleler kişinin dağılmasına neden olabilmektedir..Psikolojik Danışman kesinlikle alta yatan sebepleri ortaya koymadan kişinin takıntılarını elinden almaya kalkmamalıdır.İlerlemiş obsesyonların özellikle 40’lı yaşlarla beraber paranoyaya yaklaştığı akıldan çıkarılmamalıdır. OKB si olan bireyler kesinlikle psikoterapi desteği almalı bu hastalığın sosyal öğenme ve genetik aktarımla nesiller boyu devam edebileceği de akıldan çıkarılmamalıdır.