Pandemi, ekonomi, tamamen doğal afetler derken ülke olarak zor günlerden geçmekteyiz. Son olarak İzmir’de yaşanan deprem hepimizi çok üzdü ve kaygılendirdi. Tabiki böyle zor zamanlarda ruh sıhhatimizı korumak, ayakta kalmak için hepimiz için zorlayıcı olsa da çocuklar için böyle olayları anlamlandırmak daha zor hale gelmektedir.
İnsan canlısı ölüm-kalım gibi bir tehditle karşı karşıya kaldığında yahut böyle bir duruma şahit olduğunda, izlediğinde psikolojik travma yaşamaktadır. Travmalar adeta arabayla dümdüz bir yolda ilerlerken aniden önümüze bir engel çıkması gibi hayat akışını bozan nitelikte yaşantılardır. Deprem de bu travmalardan biridir. Bu yazımda çocuklara depremi nasıl açıklayabileceğimizle ilgili bazı bilgiler vermek istiyorum.
Evvellikle depremin yağmur gibi, rüzgar gibi bir doğa olayı olduğunu anlatmalıyız. Dünya bir gezegen ve biz dünyanın üstünde yaşıyoruz. Bazı zaman gezegenimizde yer alan katmanlar farklı zamanlarda hareket edebilir. Dağlar, denizler, ovalar bu tamamen doğal olaylar aracılığıyla oluşmaktadır. Böylece yaşına uygun bir dille depremin bir doğa olayı olduğunu açıklamalıyız. Burada mühim bir nokta da depremin bir ceza olmadığı yalnızca bir doğa olayı olduğunu vurgulamaktır. Çocukların suçluluk hissetmemeleri için Yaratıcımızın bir cezalandırması gibi söylemlerden kaçınılmalıdır.
Böyle zamanlarda korku hissetmemizin, kaygılenmemizin çok normal olduğunu vurgulamalıyız. Duygularını ifade etmesi için cesaretlendirmeliyiz. Duyguları hakkında konuşmalıyız. Bize çok basitlıkla aklına takılan suallerı sorabileceğini söylemeliyiz.
Anormal durumlarda verdiğimiz duygusal tepkilerin normal olduğunu lakin şuanda güvende olduğumuzu hatırlatmalıyız. Çocuğun güvende hissetmesi kaygısını azaltacaktır. Bunu temas kurma yoluyla yapabiliriz. Bol bol sarılabilir, aileyle daha çok vakit geçirmek isteyebilir. Bunların hepsine izin vererek teması arttırmak ve güvende olduğunu hatırlatmak işe yarayacaktır.
Özellikle ufak yaş çocuklarda zaman kavramı gelişmediği için tv haberlerinde izlediği deprem görüntülerinin ne zamana dair olduğunu anlamlandıramayabilir. Tehlikenin şimdiye ait olduğunu düşünebilir. Bu da çocuğun kaygısını canlı tutar. Bu nedenle kesinlikle çocukları devamlı deprem görüntülerine maruz bırakmamak gerekir.
Duygu regülasyonunu sağlamak için bol bol oyun oynamak, bedensel aktivitelerde bulunmak çocuğun ruh sağlığını olumlu yönde etkileyecektir.
Bir ses, koku yahut görüntünün travmatik olayı hatırlatması şu zamanda normaldir. Lakin eğer bu gibi travmatik belirtiler bir aydan fazla sürerse bir uzmandan yardım almakta yarar vardır.
Son olarak tüm İzmirlilere geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Yaralılara acil şifalar, vefat edenlere rahmet ve ailelerine sabır diliyorum.