Bilge kişi: Faydalı ve işinize yarar bilgilerden oluşan güncel paylaşımlar yapan bilgi portalı. Bilge kişi kimdir?, Bilge kime denir?

Nasrettin Hoca’nın komik fıkraları

Sözlü edebiyatın en mühim parçalarından bir tanesi olan Nasrettin Hoca fıkraları, karşısındaki kişiye yansıttığı hikayelerle güldürürken ders niteliği nasihatler de sunmaktadır. Anadolu İslam kültürüyle yetişen Nasrettin Hoca, vatandaşların kendisini çok fazla sevmesi, halka olan sıkı iletişimi ve samimiyeti, kendisine yüklenilen fevkalade niteliklerinin yüklenmesine neden olmuştur. 13.yy’den bu yana Türk Edebiyatında mühim bir yere sahip olan Nasrettin Hoca hikayeleri, günümüzde büyük bir ilgiyle okunmaya ve dinlenmeye devam etmektedir. Nasrettin Hoca hikayeleri veya fıkraları, güldürürken düşündürerek hem çocuklara hem yetişkinlere dersler vermektedir.

NASRETTİN HOCA KİMDİR?

Nasrettin Hoca, 1208 senesinde Eskişehir’in Sivrihisar’da dünyaya gelmiştir. Sivrihisar Medresesinde eğitim gören Nasrettin Hoca, yeterli eğitim aldıktan sonra müderrislik ve kadılık yaptığı rivayet edilmektedir. Günümüze ulaşan gülünç fıkralarından ziyade zengin ilmi ve dini bilgiye sahip olduğu, halkla kurduğu yakın ilişkiler, katı İslam kaidelerinı dahi kendi yumuşak üslubuyla aktardığından insanlara verdiği öğütler efsaneleşerek kulaktan kulağa yayılmaya başlamıştır. Günümüzde hala büyük bir ilgiyle okunan Nasrettin Hoca fıkraları, halkın duygu ve düşüncelerini ortaya çıkaran güldürü ve düşündürücü hikayelerdir…

NASRETTİN HOCA FIKRALARI

1- YA TUTARSA

Nasreddin Hoca bir gün gölün kıyısına gider. Elinde koca bir kaşık yoğurdu da yanına almış.
Nasreddin Hoca, kaşığındaki yoğurdu göle sokmuş ve yoğurdu göle boşaltmış.

O sırada köylülerden biri onu görmüş ve şaşkınlıkla:

– Hoca ne yapıyorsun, diye sormuş.

Hoca gülümseyerek:

– Gölü mayalıyorum, ne yapayım, demiş.

Adam, Hoca’ya bakmış ve kahkaha atarak:

– Ne diyorsun be Hoca, çıldırmış olmalısın. Koskoca göl hiç maya tutar mı?, demiş.

Hoca gülümsemesini hiç bozmadan:

– Peki ama ya tutarsa, demiş.

2- KAZAN DOĞURDU

Bir gün Nasreddin Hoca, komşusundan bir kazan ister. İşini bitirince kazanın içine ufak bir tencere koyup geri iade eder. Kazan sahibi tencereyi görünce:

Ayrıca Bakınız.  Arı iğnesi ile tedavi!

– Bu nedir? Diye sorar. Hoca cevap verir:

– Müjde! Kazanınız doğurdu. Bu haber komşusunun hoşuna gider.

– Pekala! diyerek tencereyi kabullenir. Hoca yine bir gün komşusundan kazanı ister. Alır ama bu sefer iade etmez. Sahibi bir süre bekler. Kazanın gelmediğini görünce, Hocanın evine gelir, kazanı geri ister. Hoca üzüntülü bir çehre ile:

– Sizlere ömür, kazan öldü! der. Komşu hayretle:

– Aman Hocam, hiç kazan ölür mü? Deyince, Hocanın yanıtı hazırdır:

-Kazanın doğurduğuna inanırsın da, öldüğüne niçin inanmazsın? Hoca, daha sonra kazanı iade eder. Zaten maksadı, çıkarına çok düşkün olan komşusuna, iyi bir ders vermektir.

3- PARAYI VEREN DÜDÜĞÜ ÇALAR

Çocuklar, pazara gelen Nasreddin Hoca’nın etrafını sarmış. “Hoca, bana düdük al!” demiş biri. “Bana da, bana da!” demiş bir başkası.

Diğerleri de sırayla:

– Ben de düdük isterim!

– Bir tane de bana!, demişler.

İçlerinden yalnızca biri Nasreddin Hoca’ya düdük parası vermiş. Hoca, parayı alıp pazara gitmiş.

Hoca, akşam pazardan dönünce çocuklar etrafını sarmış. Her biri düdüğünü istemiş. Cebinden bir düdük çıkaran hoca, parayı veren çocuğa vermiş.

Diğer çocuklar hep bir ağızdan bağırmış:

– Hani bizim düdüğümüz?

Nasrettin Hoca gülerek,

– Parayı veren düdüğü çalar, demiş.

4- AKIL SIR ERMİYOR

Nasreddin Hoca bir gün yolda yürürken iki yüz akçe parasını kaybetmiş. Kaybettiği parasını bulamayan ve çok üzülen Hoca, “ne olur bulunsun” diye dua etmiş.
Bunun Yanı Sıra yaşadığı şehrin en zenginlerinden biri uzak diyarlarda bir yerde çıktığı gemi yolculuğunda kötü bir fırtınaya yakalanmış ve “Eğer kurtulursam Nasreddin Hoca’ya iki yüz akçe para vereceğim” diye adak adamış hemen.
Kötü fırtınadan kurtulan adam hemen gelip bu parayı Hoca’ya vermiş. Hoca şaşırmış ve:

Ayrıca Bakınız.  Rusya'dan Türkiye'ye çağrı "Ortak helikopter üretimine açığız"

– Ey Allah’ım sağ ol. Bu ne dolambaçlı yolmuş, ben parayı ben nerede yitirdim, nerden çıktı. Gerçekten de akıl sır ermiyor, demiş.

5- SÖZÜMDEN DÖNMEM

Bir gün Hoca ile komşusu bahçede oturuyor ve sohbet ediyorlarmış.
Komşusu Hoca’ya sormuş:

– Hoca’m, sen kaç yaşındasın?

Nasreddin Hoca derin derin düşünmüş ve ak sakallarını sıvazlayarak:

– Kırk yaşındayım.

Komşusu şaşkın bir biçimde hemen itiraz etmiş:

– Nasıl olur bu Hoca Efendi, 10 yıl önce de sorduğumda aynı yanıtı vermiştin, demiş.

Hoca sakince gülümsemiş ve:

– Komşu Efendi ben sözümün eriyim. Sözümden dönmek bana yakışmaz. On yıl sonra da sorsan aynı yanıtı vereceğim, demiş.

6- ALLAH’IN RAHMETİNDEN KAÇILMAZ

Günün birinde bardaktan boşanırcasına yağmur yağmaktadır. Tabiki yağmur yağdığı vakit ya koşulur, veya bir yerlere sığınılır. Nasreddin Hoca da yağmurun yağışını ve sokakların yalnızlığını pencereden seyrederken bir de bakar ki yağmurdan kaçan bir adam… Hoca biraz dikkatli baktığında bunun bir komşusu olduğunu anlar ve pencereyi açarak;

“Komşu, komşu, utanmıyor musun, niçin Allah’ın rahmetinden kaçıyorsun?” deyince adam koşmayı bırakır ve yavaş yavaş evine doğru gider. Aynı zamanda adamın da ıslanmadık yeri kalmaz.

Ertesi gün hava yine yağmurludur. Bu kez Hoca Efendi alışveriş için sokağa çıkmıştır. O, işini bitirip de süratli adımlarla evine doğru giderken bir gün önceki komşusunun evinin önünden geçer. Bu sefer komşusu;

“Hoca Efendi, Hoca Efendi, sen dün bana ‘Allah’ın rahmetinden kaçılmaz. ‘ demiştin; bak şimdi kendin kaçıyorsun.” deyince, Hoca komşusuna doğru döner ve

“Be adam! Ben Allah’ın rahmetinden kaçmıyorum, Allah’ın rahmetini çiğnememek için koşuyorum.” der.

7- DOKSAN DOKUZA DA RAZIYIM

Nasrettin Hoca bir gece garip bir rüya görür.

Ayrıca Bakınız.  Canımız Sokakta projesi için fikir yarışı

Rüyasında avucuna doksan dokuz altın para koyarlar.

Ama Hoca bununla yetinmeyip,

– Olmaz, doksan dokuzu veren yüzü de verir.

Yüz altın isterim, diye sayıklar.

İşte tam bu sırada Hoca uyanır.

Gördüklerinin rüya olduğunu anlayınca hemen gözlerini kapatır.

Avucunu uzatarak,

– Peki, doksan dokuza da razıyım, der.

8- HIRSIZ

Nasreddin Hoca ile kapısının evine bir gece hırsız girmiş. Hırsız her şeyi toplamış ve çuvalına doldurmuş. Hoca bunları yaparken hırsızı görmüş ve sesini çıkarmamış.
Hırsız usulca evden çıkıp kendi evine doğru yola çıkmış. Hoca da onu dikkatinizi verip arkasından evine girmiş.

Hırsız onu fark edip:

– Sen de kimsin?, demiş.

Hoca:

– Bir az önce evimdeki her şeyi toplayıp buraya getirdin. Ben de buraya taşındığım için seninle geldim, demiş.

9- BUGÜN AYIN KAÇI

Nasreddin Hoca bir gün bir işi için Konya’ya gitmiş. Yolda giderken bir adam Hoca’yı durdurmuş:

– Pardon Amca, bugün ayın kaçı biliyor musun?, demiş.

Hoca:

– Ne bileyim yahu! Ben buraların yabancısıyım, demiş.

10- RÜYA

Gece yatağında mışıl mışıl uyuyan Nasreddin Hoca aniden uyanmış. Hemen kapısını uyandırmış:

– Hanım kalk gözlüğümü bulamıyorum.

Kadıncağız uykulu bir biçimde:

– Hoca gözlüğü uykuda ne yapacaksın? demiş.

Hoca gözlüğünü bulmuş ve gözüne takarken:

– Rüyada daha iyi göreceğim, demiş.


nasrettin hoca’nın komik fıkraları kısa,

1. sınıf nasrettin hoca fıkraları kısa,

nasrettin hoca’nın az bilinen fıkraları,

nasrettin hoca’nın güldüren fıkraları,

nasrettin hoca’nın pamuk fıkrası,

nasrettin hoca’nın bilinmeyen fıkraları,

2. sınıf fıkraları,

Nasrettin Hoca Fıkraları Kısa 20 tane kısa,



Cevap bırakın