Türkiye için de Bugünlerde Konuşulan Çin Ekonomi Modeli Nedir 2021 – 2022
Türkiye için de Bugünlerde Konuşulan Çin Ekonomi Modeli Nedir
Ülkemiz son dönemde ekonomik olarak zor günlerden geçiyor. Merkez Bankasının almış olduğu faiz indirim kararları döviz kurlarının yukarı yönlü değişmesine neden olurken Türkiyenin Ekonomi Politiğinde de değişim rüzgarlarının esmesine neden oluyor. Hükümet yetkililerinin de açıkladığı bu değişimin nasıl ve ne şekilde gerçekleşeceği ise tartışılırken bu senaryolardan birisinin ise “Çin Ekonomi Modeli” olduğu değerlendiriliyor. Peki “Çin Ekonomi Modeli” nedir? Konuyla ilgili sosyal medyada Con Sinov isimli bir kullanıcının değerlendirmesini sizlerle paylaşacağız. Konuyla ilgili görüş ve önerilerinizi lütfen siz de yorum bölümüne bırakınız.
Çin Ekonomi Modeli Nedir?
ABD, Soğuk Savaş döneminde baş düşman olarak Sovyetler Birliği’ni görüyordu. Liberalizm ve Komünizm adeta iki düşman gibi çarpışıyordu. Çin, o dönemde komünizmi benimsemişti ve Sovyetler’in potansiyel müttefiki gibiydi. Fakat işler öyle gitmedi. Çin’in komünist lideri Mao ile Sovyetler arasında çeşitli sorunlar yaşandı. Detaya girmiyorum. ABD, düşmanı olan Sovyetler’i yalnız bırakabilmek için Çin’le örtülü bir diplomasi geliştirdi. Bu diplomasinin mimarı ünlü stratejist Kissinger’dı.
1972’de Mao ile ABD Başkanı Nixon görüştü. İlişkiler olumlu yönde ilerlemeye başladı. Böylece Sovyetler ABD’ye karşı potansiyel müttefiki komünist Çin’le birlikte mücadele etme imkanını kaybetti. Çin’in çok büyük problemleri vardı. En önemlisi ekonomikti. Çin’de çok büyük yoksulluk vardı. Mao’dan sonra yönetime geçen Deng Xiaoping, 1978’de çok kritik bir ekonomik reform başlattı. Bu bir tür sosyalist piyasa ekonomisiydi.
Deng, Mao’dan kalma ekonomi politikasını büyük ölçüde değiştirmeye başladı. Teorik olarak komünizmi savunmaya başladılar ama özellikle ekonomi alanında komünizmin ekonomik ilkelerini terk ettiler. Üstelik ABD, baş düşmanı Sovyetlerle meşguldü ve Çin bu ortamda görece daha serbestti. ABD, Çin’in komünizmden uzaklaşmaya başladığını fark ettiğinde Çin’le spesifik bir ticaret alanı oluşturmaya başladı. Çin’i en çok kayırılan ulus statüsünde gördü.

Çin’in yakın geçmişi büyük travmalarla doludur. En büyük travmayı 1800’lerle 1900’ler arasındaki bir dönemi kapsayan aşağılanma yüzyılıdır. Bu dönemde Çin, Batılı sömürgeciler tarafından deyim yerindeyse yağmalandı. Çin bu travmanın izlerini silebilmek için dış politikadan ciddi şekilde çekilerek ekonomisini düzeltmeyi hedefledi. Gelişmelerine önce “barışçıl yükseliş” adını verdiler. Ardından “yükseliş” kavramının ofansif olacağını düşünerek “barışçıl gelişme” kavramını kabul ettiler.
Barışçıl gelişme” ABD ile kurulan spesifik ilişkinin gerektirdiği bir durumdu. ABD, Çin’i kayıracak, onun komünizmini şeytanlaştırmayacak, Çin de karşılığında küresel alanda ABD ile rekabet etmeyecek ve dış politik tehdit oluşturmayacaktı. Bugün bile son iki üç yılı saymazsak Çin, kendi ağırlığına nazaran dış politikada çok daha durgundur. ABD’yi rahatsız etmekten kaçınır. Bu motivasyonun ardında biraz da aşağılanma yüzyılının getirdiği travma vardır. Yani güce ulaşıncaya dek zararsız görünmeye çabalamıştır.

Özetle Çin modeli için iki önemli faktör vardır:
- Bu model ABD ile güvenli bir ilişki eşliğinde dış politik anlamda sessiz ve sakin biçimde “kayırılarak” ilerlemiştir. Bunu unutmamak lazım.
- Çin, insani şartların çok altında büyük bir yoksul tabakaya sahiptir.
Çin lideri Deng 1978’de ekonomi reformunu açıklarken çok önemli bir laf ediyor. Bazı insanların ve bazı bölgelerin çok daha hızlı zenginleşeceğini söylüyor. Çin modeli gerçekten de hızlı biçimde “kendi” zenginini yarattı. Yani komünist partiye itaat eden “bizim” zenginler. Deng, komünist öğretileri bir yana bırakarak ekonomi üzerindeki kontrolünü gevşetti. Büyümeyi canlandırabilmek için telekomünikasyon ve havacılık stratejik alanları yabancılara açtı. Devlete ait firmaların önemli kısmını kapattı. Yoğun bir işsizlik yaşandı.
Devlet müdahalesi azaldı, yatırımın önü açıldı ve Çin ekonomisi çift haneli büyüme rakamlarıyla hızlı bir sürece girdi. Bu süreçte Çin toplumunu tavlayan faktör, ağır yoksul durumda bulunan kitlelerin gelirlerinin yükselmesiydi. in bu süreçte 748,5 milyon insanın aşırı yoksulluktan kurtulmasını başardı. Çin modeli denen şeyin yarattığı en temel iki etken yüksek büyüme ve yoksulluğun azalması oldu. Fakat unutmamak lazım, bu kitle “aşırı” yoksuldu.
Çin’in Ekonomik Faaliyetleri ve KİT Yaklaşımı
Çin modeli aşırı yoksul kitlenin gelirinin yükselmesini sağladı fakat “yoksul” kitlenin durumu pek de parlak değil. 2018’de bile ülkenin %17’si yoksuldu. 2018’de Türkiye’nin yoksul oranı %8,5’ti. Yani Deng’in dediği gibi… Birileri hızlı kazandı. Ama bazıları yoksul kaldı. Öte yandan yine Deng’in dediği gibi bazı bölgeler daha hızlı zenginleşirken bazı bölgeler yoksul kalmayı sürdürdü. Buna rağmen toplumunun aşırı yoksul kitlesinde yaşanan iyileşme Çin modelinin meşruiyet kaynağı olmaya devam etti.
Kemalizm ve Çin Ekonomi Modeli
Çin Ekonomi Modeli Türkiye’ye Ne Getirir?
Çin ekonomi modelinin ülkemize ne getireceğine ilişkin yapılan bir değerlendirmeyi ve Çin ekonomik modeliyle Çin’in küresel alanda elde etmeyi planladığı üstünlüğü değerlendiren videoları ise aşağıda paylaşıyoruz.
Kaynak:
Faizler inatla düşürüldü. Enflasyon yükseldi. Dolar sıçradı. Zamlar yağmaya başladı. Finans ve ekonomi uzmanları anlam veremedi. Toplum ekonomik güçlüklerle boğuşurken bir anda "Çin Modeli" kurtuluş formülü olarak ortaya çıktı.
Peki Çin modeli nedir? Şimdi bunu konuşalım.
— Con Sinov (@lordsinov) December 9, 2021
Çin Ekonomisi hakkında daha detaylı bilgi için https://tr.wikipedia.org/wiki/%C3%87in_ekonomisi adresini ziyaret edebilirsiniz.
Daha fazla Bilgelik için Aplikasyonumuzu indirebilirsiniz. İndirmek için simgeye tıklayınız.